Halkın Partisi Merkez Yürütme Organı üyesi Ahmet Tokatlıoğlu ülkemize gelen yabancıların gerek KKTC’de kaçak çalışma ve kayıt dışılık sorunu yaratma gerekse yasa dışı yollardan güney Kıbrıs’a geçerek orada da birtakım sorunlara sebebiyet verme şeklinde ciddi bir sıkıntı haline geldiğine ve bunun çok sayıda uluslararası raporda da yer aldığına dikkat çekerek bunun ülkenin uluslararası alandaki itibarını da zedelediğini vurguladı. Tokatlıoğlu “üniversite adı altında faaliyet gösteren yapıların ve aracı şirketlerin yasa dışı göçe aracılık eden, kolaylaştıran ve bu yolla rant elde eden konumda bulundukları gözle görünür haldedir, yasa dışı göç konusunu ciddiyetle ele alıp radikal tedbirleri derhal yürürlüğe koymazsak, bu yapıları kapatmazsak ülkemiz bu yükün altında ezilecek. Bu yüzden yasa dışı göçe aracılık eden ya da bir şekilde bunu kolaylaştıran ve bundan rant elde eden tüm kesimlere yönelik olarak sıfır tolerans politikası şarttır” ifadelerini kullandı.
Yasa dışı göç konusunda Türkiye ile kurumsal bir işbirliğinin gelişmekte olduğunu ancak bunun yanında güney Kıbrıs ile KKTC arasında AB’nin de desteği ile yasa dışı göç konusunda acil işbirliği yapmanın artık kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Ahmet Tokatlıoğlu “bu konuda kayda değer hiçbir adım atılmadığı ve ortada tam anlamıyla başıboş bir görüntü olduğu için hem KKTC içerisinde kaçak yaşam iş gücü piyasasını alt üst etti, hem de güney Kıbrıs’ta birtakım sosyal, ekonomik ve siyasal gelişmeleri tetiklemiştir. Tam da bu yüzden iki tarafın bu konuda işbirliği yapması şarttır” vurgusu yaptı.
Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a her gün onlarca düzensiz göçmen geçtiği yönünde iddialar bulunduğuna dikkat çeken Tokatlıoğlu “2022 yılında Güney Kıbrıs’ta 20.000 yeni sığınma talebi bulunduğu ve bir önceki yıla göre bu sayının iki kat arttığı açıklandı. 2023 verilerine bakıldığında, güney Kıbrıs’ta yaklaşık 70.000 düzensiz göçmen bulunduğunu görüyoruz. Göçmenlerin büyük bir bölümü Afrika kökenli insanlar. Rum İçişleri yetkilileri Güney’e geçen sığınmacıların yüzde 70’inin KKTC tarafından verilen öğrenci vizesi ile Ada’ya geldiğini iddia ediyor. Evet güney Kıbrıs’ın KKTC’ye dönük olarak rakamları abartarak bir karalama yaptığı düşünülebilir ancak kendi polisimiz de güneye geçmeye çalışan kimi Afrika ülkesi vatandaşlarını yakalayarak mahkeme önüne çıkarıyor. Yani Kuzey’den güneye bir akış, bir hareketlilik olduğu aşikar, bunun rakamları konusunda tartışma olsa da ortada bir sıkıntı bulunduğu bir realite, bir gerçeklik. Dünyada yaşanan suçlara ilişkin Uluslararası Organize Suç İnisiyatifi tarafından oluşturulan Küresel Organize Suçlar Endeksi 2023 Raporunda da Rum tarafına gelen sığınmacıların tercih ettiği en popüler yöntemin Kıbrıs’ın Türk tarafınca verilen öğrenci vizesi olduğu ve bu kişilerin KKTC’de yasal statü kazandıktan sonra ara bölgeden Güney Kıbrıs’a insan kaçakçılarının yardımıyla geçtikleri yazılmış. Yine aynı rapora göre, KKTC’de kurulmuş bazı üniversitelerin söz konusu kişilerin derslere katılmamalarına rağmen öğrenci vizesi oluşturmalarına ve sonrasında ara bölgeden Güney Kıbrıs’a geçmelerinde ve sığınma talebinde bulunmalarında yardımcı rol oynadıklarını iddia ediyor. Ülkemizin insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, seks ticareti, kara para aklama merkezi veya kriminal aktörler için bir sığınma merkezi olarak anılması bize hiç yakışmıyor” ifadelerini kullandı.
“KIBRIS TÜRK VE RUM TARAFLARI İŞBİRLİĞİ YAPARAK SORUMLULUK ÜSTLENMELİ”
Halkın Partisi MYO üyesi Ahmet Tokatlıoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre bu yıl Ocak-Eylül ayları arasında Güney Kıbrıs’ta 8092 kişi sığınma talebinde bulunmuş. Giderek artan bu insani konuda Kıbrıs Türk ve Rum tarafları işbirliği yaparak sorumluluk üstlenmeli. Bugüne kadar KKTC’de göçmen politikası oluşturulmaması da bizim açımızdan da büyük bir ayıp. Uluslararası raporlarda iddia edildiği gibi KKTC’de kayıtlı üniversitelerin insan kaçakçılığında bir rolü varsa, derhal inceleme başlatılması ve sürece dahil olan yapıların derhal kapatılması gerekir. Okullara kayıt yaptıran öğrencilerin devamlılık kriterlerini sıkı takip ederek gerçekten öğrenci olup olmadıklarını bilmek zorundayız.”
“GÖÇMEN KRİZİ TOPLUMLAR ARASI SİYASİ DENGELERİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Tokatlıoğlu açıklamasında devamla şu huşulara dikkat çekti: “Adamızda yaşanan göçmen krizi, toplumsal yapımızı, kültürel dinamiklerimizi ve ekonomik koşullarımızı değiştirmekle birlikte toplumlar arasındaki siyasi dengeleri de olumsuz etkilemektedir. Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs arasındaki düzensiz göçmen akışı, iki toplum arasındaki zaten hassas olan ilişkiler üzerinde ekstra bir baskı oluşturmaktadır. Bu durum, her iki tarafın da birbirlerini suçlamasına ve taraflar arasındaki güvensizliğin büyümesine yol açıyor. Geçtiğimiz aylarda Baf’ın “Hloraka” semtinde ELAM ile ilişkili olduğu düşünülen maskeli kişiler tarafından mültecilerin evlerine ve işyerlerine düzenlenen saldırılar son derece endişe vericidir. Göçmen krizinin Kıbrıs’ta yarattığı sosyolojik etkileri ve sonuçları taraflar birlikte değerlendirmeli ve çözüm yolları birlikte aranmalıdır”.