Halkın Partisi Genel Sekreteri Ziraat Yüksek Mühendisi Turgut Alas ve Halkın Partisi Lefke İlçe Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Murat Helvacı, KKTC’de Turunçgil Yeşillenme Hastalığı ve Vektör Böceği ile ilgili yapılması gerekenlerin ne olduğu konusunda ortak açıklamada bulundular.
Alas ve Helvacı’nın açıklaması şu şekilde;
“Dünyadaki tüm ülkelerin bir hastalık şüphesi karşısında karantina koşullarını çalıştırması bilinen ve uygulanan bir yöntemdir.
Turunçgil Yeşillenme Hastalığının (HLB) vektör böceği (bulaşmasını ve yayılmasını sağlayan) Psillid 2023 yılının Ağustos ayında Kıbrıs’ın güneyinde tespit edildi. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı karantina koşullarını yürürlüğe koymasına sebep oldu. Yaş sebze ve meyvelerin dökme olarak KKTC’den Türkiye’ye gidişi yasaklanırken, işlenmiş ve ambalajlanmış ürünlere izin verildi.
Kasım 2023’te Türkiye Cumhuriyeti kararı açıkladığında ne yapılması gerektiği konusunda yetkilileri uyarmış olmamıza rağmen bugüne kadar herhangi bir bilimsel çalışma ya da veri ile ilgili bir rapor ya da açıklama göremedik. Bu çalışmalar yapılmadan hastalığın var olup olmadığı konusunda kesin bir şey söylemek gerçekçi değildir. Buna rağmen yetkililerin ağzından sık sık “sorun yok”, “ihracat başladı”, “hastalık yok ya da var”, “vektör böcek yok ya da var” ve benzeri çelişkili açıklamalar duyuyoruz.
Yapılması gereken çok açıktır. Şüpheleri ortadan kaldırmak ve tekrardan ihracat yolunu açmak için bir an önce bahçelerimizde bu hastalığın var olup olmadığını ispatlamak zorundayız. Bunu yapabilmek için de yetkililerin daha fazla geç kalmadan bahçelerde gözlem çalışmaları yapılıp, bitkisel örneklerin toplanıp, PCR analizi yöntemi ile hastalığın olup olmadığının araştırılmasına imkan sağlaması şarttır.
Hastalığın varlığı araştırılırken, aynı zamanda vektör böceğin de varlığı ve populasyonu araştırılmalı ve varsa kontrol altına alınmalıdır. Hastalığın taşınmasında ve yayılmasında önemli rol oynayan vektör böceğin teşhisi için bahçe içerisinde sarı yapışkan tuzaklar kullanılarak populasyon takibi yapılmalıdır. Sarı yapışkan tuzaklar, en fazla vektör böcek populasyonunun bahar sürgünlerinin gelişim döneminde görülmesinden ötürü bu dönemde bahçelere asılmalıdır. Vektör böceklerin kontrolü hastalığın görülmediği yerlerde de önemlidir. Sarı yapışkan tuzak uygulaması yapılarak, ilaçlama zamanı belirlenip kimyasal uygulama yapmak ve eğer varsa vektör böceğin populasyonunu kontrol altına almak gerekmektedir.
Hastalığın var olup olmadığının tespiti için PCR yöntemi uygulanmalıdır. Çünkü bu hastalık bulaşmış olsa bile bahçelerde belirtileri 1 ile 3 yıldan önce ortaya çıkmıyor. Bu sebeple belirti olmasa da eğer hastalık varsa ve bulaşmış ise ülkedeki narenciye sektörünü tamamen bitirecek bir risk var demektir. Bilinen bir gerçektir ki bu hastalık ile herhangi bir mücadele yolu yoktur ve tek mücadele yöntemi bulaşmış olan ağaçların sökülüp yakılmasıdır. İşin bu noktaya gelmemesi için erken teşhis önemlidir ve bu da PCR yöntemi ile yapılabilir.
Bu hastalık oldukça tehlikeli, tür, çeşit ve anaç ayırt etmeksizin narenciyede büyük zarara ve ağaçların ölümüne sebep olan, Dünya üzerinde elli küsur ülkede milyonlarca ağacın ölümüne sebep olmuş bir hastalıktır.
Özetle, şu an için hastalık yok diyenlerin de hastalık var diyenlerin de çıkıp bunu bilimsel raporlar ve veriler ile açıklaması şarttır.
Tarım Bakanlığı, Tarım Dairesi ve Cypfruvex yetkililerinin bir an önce üreticiyi ve kamuoyunu aydınlatması, süreç ile ilgili varsa bilimsel verileri yayınlaması, yoksa da çok geç olmadan bilimsel çalışmalara başlanması konusunda gerekli adımları atması gerekmektedir.
“YAŞANLARDAN DERS ÇIKARIP NARENCİYE SEKTÖRÜNÜ TAKRADAN PLANLAMAK ŞARTTIR”
Tüm bunların yanında yaşanılanlar bize göstermiştir ki ihracatta yaşanacak bir sıkıntıda ürünleri ülke içinde değerlendirme konusunda da tesisleşme, sanayileşme ve depolama açısından bir çok eksiğimiz vardır. Yıllardır yaptığımız uyarılara rağmen bu alanlarda yapılmayan yatırımlar yaşanan ilk sıkıntıda üreticinin malının dalında kalmasına hatta dökülüp heba olmasına sebep olmuştur.
Tüm paydaşların narenciyede yıllardır yaşanan sorunların günlük değil uzun süreli planlama ile aşılabileceğinin, önümüzdeki yıllarda da benzer sorunları yaşamamak için bir an önce bilimsel verilere dayalı sektörel planlamanın yapılması gerektiğinin farkına varması gerekmektedir.